ÇOCUKLARI HABER PROGRAMLARINDAN KORUYUNUZ!
TELEVİZYONLARDAKİ HABER PROGRAMLARINI DİKKATLE İZLEYİNİZ! ÇOCUKLARINIZ YANINIZDAYSA DAHA DA DİKKATLİ OLUNUZ!
Günümüzde TV kanallarında yayınlanan haber programlarında olabildiğince çok olumsuz haber ve olabildiğince çok şiddet içerikli görüntü göstermek biçiminde bir yarış gözlenmektedir. En kötü, en korkunç, en acı, en dramatik haberi verme yarışında teknolojinin olanaklarından yararlanan TV kanalları, tepki alabileceklerine ve ilgi çekeceğine inandıkları her türlü haber görüntülerini tekrar tekrar yayınlamaktan çekinmemektedirler. Video kameraların ve güvenlik kameralarının yaygınlaşması ile birlikte haber niteliği taşıyabilecek yaşantıların ve olayların canlı görüntülerine ulaşım olanağı artan televizyon kanalları; en vahşi, en kanlı, en olmadık, insanı en çok şok eden görüntüleri elde edebilmektedirler. En şaşırtıcı ve en şok edici haber görüntülerini yayınladıklarında en yüksek düzeyde izleneceklerine inanan kanallar, haberlerini anlatırken bir yandan da aynı görüntüleri defalarca gösterebilmektedirler.
ÇOCUKLARINIZI TELEVİZYONLARDAKİ HABER PROGRAMLARINDAN KORUYUNUZ!
Bir çocuk ya da erişkin; trafik kazalarına, insan öldürme veya yaralama olaylarına, insan ve hayvanlara yönelik saldırılara, işkencelere, parçalanmış ya da yaralanmış insan bedenlerine, intihar olaylarına, cinsel sapkınlıklara ve saldırılara şahit olursa bu durum onun için kolaylıkla ruhsal bir travmaya dönüşebilir. Kişinin ruhsal katlanma düzeyine, olaylara bakış açısına, bu tür olaylarla ilgili önceki deneyimlerine ve alışmışlığına göre böyle tanıklıklar kişiyi etkiler ve ruh dünyasına zarar verebilir. Bu zararlar kalıcılaştığında bir kişilik bozukluğuna ya da psikiyatrik bir hastalığa yol açabilirler. Ve ne yazık ki bu tür tanıklık deneyimlerinin tekrarlanması, çocuklardaki travmanın ve örselenmenin şiddetlenmesine neden olmaktadır.
ÇOCUĞUN RUHSAL KATLANMA KAPASİTESİ, YAŞI NE KADAR KÜÇÜKSE O KADAR DÜŞÜKTÜR
Çocukların böyle tanıklıklara katlanma kapasitesi yetişkinlere göre düşüktür. Bir çocuğun yaşı ne kadar küçükse böyle olaylardan olumsuz bir biçimde etkilenme düzeyi daha da yüksektir. Saldırı, yaralama, öldürme, tecavüz ya da kaza görüntüleri çocukları çok kaygılandırır ve korkutur. "Böyle olayları çocuklar anlamaz." da dememek gerekir. Çocuklar, travmatik olaylara tanık olduklarında bunları anlayamayacak yaşlarda iseler, büyüyüp bu olayların ne anlama geldiğini anladıklarında travma yaşayabilmektedirler.
Çocuklar böyle durumlardan kendilerini nasıl koruyacaklarını da bilemediklerinden, büyüyene kadar onları böyle tanıklıklardan koruma görevi anne-babalara düşmektedir. Yani anne-babanın, çocukları koruma adına sansür uygulama görevi vardır. Bazen erişkinler için şiddet görüntüsünü bir kaç kez seyretmenin bile fazla etkisi olmayabilirken çocukların böyle görüntüleri bir kez bile görmesi travmaya neden olabilir.
Aslında ülkemizde bu tür televizyon programlarını denetleme görevi RTÜK'e aittir. Ama RTÜK'ün bu tür programları, kaza, yaralama ve öldürme olaylarının görüntülerini yeterince engelleyemediği açıktır. Bazen canlı yayınlarda ya da programların ilk yayınlanışında işlenmemiş ve sansürlenmemiş haber görüntülerinde travmatik olabilecek parçalar bulunabilmektedir. Ama en tehlikelisi, ana haber bültenlerinde yayınlanan görüntülerdir. Ailecek seyredilme olasılığı yüksek olan bu programlarda çocuğun maruz kalabileceği görüntüler sıklıkla yayınlanmaktadır. Her ne kadar böyle programlarda görüntülerdeki yaralanmaların üzeri örtülmeye, buğulanmaya çalışılsa da ne olup bittiği gayet açık bir biçimde anlaşılmaktadır. Neredeyse 18 yaş üstüne yönelik olduğu konusunda uyarı vermesi gereken haber programları bile yayınlanabilmektedir.
Bu tür şiddet görüntüleri gösterilmemeli hatta mümkün olduğu kadar bu tür olayların haberleri en kısa biçimde yayınlanmalıdır. Böyle şiddet haberlerinin yayınlanmasının nasıl bir yararı olduğu da tartışmalı bir konudur.
ÇOCUKLAR İÇİN HER GÖRDÜKLERİ GERÇEKTİR
Çocuklar gerçek ile gerçek olmayanı ayırt etmekte zorlanırlar. Bu yetileri yıllar içinde, yaşları büyüdükçe gelişir. Bu nedenle bazen çizgi filmler ile gerçek dünyayı ayırt etmekte bile zorluk çekebilirler. Eğer haber programlarında verilen şiddet, yaralama ve öldürme görüntülerini bu açıdan düşünürsek bu görüntüler hem gerçektir hem de anne-babalar genellikle bu programları ilgi ile izlemektedirler. Bunun sonucunda, çocuk için örnek alınabilir ya da reddedilmesi, uzak durulması gerekmeyen bir durum oluşmaktadır. Çocuklar gördüklerini ve duyduklarını kolaylıkla benimserler. Sadece çocuklar değil, zor durumlar yaşayan insanlar da çaresizlik içinde kalarak, normalde yapamayacakları davranışları örnek alabilirler. Bu açıdan da şiddet içerikli programların ve haberlerin insanlar ve çocuklar tarafından örnek alınma riski vardır. Bu risk neredeyse 100 yıl öncesinde, daha televizyonlar yokken kanıtlanmıştır. Ünlü bir yazarın, bir gencin yaşadığı bunalımı ve sonucunda intihar etmesini ele aldığı hikayesi geniş bir kitleyi etkilemiştir. Bu hikayenin meşhur olduğu dönemde, gençler arasında intihar olaylarının arttığı gözlemlenmiştir.
Ülkemizde, 5680 sayılı Basın Kanununun 32'nci maddesine göre; “İntihar vakaları hakkında haber çerçevesini aşan ve okuyanları tesir altında bırakacak mahiyette olan tafsilat ve vakaya müteallik resimlerin yayınlanması yasaktır.” Gayet açık bir yasadır ama bu yasanın takip edildiğini ve uygulandığını kim söyleyebilir. Aslında bu yasa yalnızca intihar olaylarını değil, kadın cinayetlerini ve tüm cinayet, yaralama ve işkence olaylarını da kapsamalıdır.
Sık tekrarlanan görüntüler sonucunda şiddete karşı duyarsızlaşma gelişebilir ve şiddet normalleşebilir. Bu normalleşme ile birlikte şiddet, hatta hırsızlık ve rüşvet, doğal olan ve örnek alınabilir davranışlar arasına girebilmektedir. Bazı günlerde neredeyse sadece cinayet, ölüm, çatışma ve savaş haberleri yayınlayan televizyon kanalları bu açılardan sorumlu davranmamakta ve insanımızın ve çocuklarımızın ruh sağlığına zarar vermektedirler.
Bir dönem, televizyon programlarıyla halkın etkilenmesi ve yönlendirilmesi konusunda bir çok spekülasyon ve haber yapılmıştı. Bunların gerçekliği tartışılabilir ama şiddet görüntülerinin insanları ve çocukları nasıl etkilediği bilimsel veriler ile kanıtlanmıştır.
SONUÇ: ACIMASIZ, ŞİDDET YANLISI VE KORKAK ÇOCUKLAR
Bilimsel araştırmalar, yinelenen şiddete tanık olan çocukların acımasızlaştıklarını ve karşılarındaki kişilerin ya da hayvanların canlarının acımasını anlayamadıklarını veya bu duruma önem vermediklerini göstermiştir. Bu çocuklar, sorunla ya da engellenme ile karşılaştıklarında şiddete daha kolay yönelebilmektedirler. Yinelenen şiddet görüntülerinin bir diğer sonucu da çocuklarda yarattığı korku ve kaygılardır. Çocuklar bu korku ve kaygı nedeniyle saldırganlaşabilmektedirler. Bazı çocuklarda korku ve kaygının etkisi ile daha içe kapanık ve sessiz hale gelmektedir. İster çocuk, ister eişkin, ister kadın, ister erkek olsun şiddetin şiddeti doğurduğu unutulmamalıdır. Şiddet yüzünden yalnızca bedenler değil ruhlar da yaralanır, ruhlar da ölür.
Şiddet yüzünden yaralanan ruhlar bedenden çok daha zor iyileşir.
ŞİDDET GÖRÜNTÜLERİ YAYINLAYAN KANALLARI HEMEN DEĞİŞTİRİN VE ZAPLAYIN!
Çizgi film bir çizgi film, bilgisayar oyunu bir bilgisayar oyunudur ama haberlerde yayınlananlar gerçek yaşamdır. Hem travmatik etkileri hem de örnek alınabilme olasılıkları daha yüksektir. Tüm olumsuz yönleri, tekrar tekrar gösterilerek şiddetlendirilen bu görüntülerden çocukları korumak anne-babaların sorumluluğundadır.
TELEVİZYON KANALLARINDA YAYINLANAN; TRAFİK KAZALARINA, İNSAN ÖLDÜRME VE YARALAMA OLAYLARINA, İNSANLARA VE HAYVANLARA YÖNELİK SALDIRILARA, İŞKENCELERE, PARÇALANMIŞ YA DA YARALANMIŞ İNSAN BEDENLERİNE, İNTİHAR OLAYLARINA, CİNSEL SAPKINLIKLARA VE SALDIRILARA AİT GÖRÜNTÜLERDEN VE HABERLERDEN ÇOCUKLARINIZI KORUYUNUZ.
BU GÖRÜNTÜLERİ TEKRAR TEKRAR YAYINLAYAN TELEVİZYON KANALLARINI ÇOCUKLARINIZLA BİRLİKTE İZLEMEYİNİZ, DEĞİŞTİRİNİZ.
ÇOCUĞUNUZ DOĞRUDAN İZLEMESE BİLE ONUNLA AYNI ODADAYKEN BÖYLE TELEVİZYON PROGRAMLARINDAN UZAK DURUNUZ.
Hem çocuklarınızın hem de sizin ruh sağlığınız önemlidir.
Ruh sağlığınıza dikkat ediniz, önem veriniz ve koruyunuz.
Ruh sağlığının ihmal edilmesi geri dönülmesi zor sonuçlar doğurabilir.
G
M
T
Dili algılaAfrika DiliAlmancaArapçaArnavutçaAzericeBaskçaBelarusçaBengalceBoşnakçaBulgarcaBurmacaCebuanoChichevaÇekçeÇince BasitÇince EskiDancaEndonezyacaErmeniceEsperantocaEstonyacaFarsçaFelemenkçeFilipinceFinceFransızcaGalceGaliçyacaGücerat DiliGürcüceHaiti CreoleHausa DiliHırvatçaHintçeHmong Diliİbraniceİgbo DiliİngilizceİrlandacaİspanyolcaİsveçceİtalyancaİzlandacaJaponcaJavaneseKamboçyacaKannadaKatalancaKazakçaKoreceLaocaLatinceLehçeLetoncaLitvanyacaMacarcaMadagaskar DiliMakedoncaMalayalamMalezya DiliMalta DiliMaori DiliMarathiMoğolcaNepalceNorveççeÖzbekçePencap DiliPortekizceRumenceRusçaSesotho DiliSeylancaSırpçaSlovakçaSlovenceSomaliceSundanizceSvahiliTacikceTamilTay DiliTeluguTürkçeUkraynacaUrducaVietnamcaYidceYorubaYunancaZulu |
|
Afrika DiliAlmancaArapçaArnavutçaAzericeBaskçaBelarusçaBengalceBoşnakçaBulgarcaBurmacaCebuanoChichevaÇekçeÇince BasitÇince EskiDancaEndonezyacaErmeniceEsperantocaEstonyacaFarsçaFelemenkçeFilipinceFinceFransızcaGalceGaliçyacaGücerat DiliGürcüceHaiti CreoleHausa DiliHırvatçaHintçeHmong Diliİbraniceİgbo DiliİngilizceİrlandacaİspanyolcaİsveçceİtalyancaİzlandacaJaponcaJavaneseKamboçyacaKannadaKatalancaKazakçaKoreceLaocaLatinceLehçeLetoncaLitvanyacaMacarcaMadagaskar DiliMakedoncaMalayalamMalezya DiliMalta DiliMaori DiliMarathiMoğolcaNepalceNorveççeÖzbekçePencap DiliPortekizceRumenceRusçaSesotho DiliSeylancaSırpçaSlovakçaSlovenceSomaliceSundanizceSvahiliTacikceTamilTay DiliTeluguTürkçeUkraynacaUrducaVietnamcaYidceYorubaYunancaZulu |
|
|
|
|
|
Konuşma fonksiyonu 200 karakter ile sınırlıdır
|
Seçenekler : Geçmiş : Geribildirim : Donate | Kapat |