• ÖNCE ÇOCUKLARIMIZ

  • ÖNCE KADINLARIMIZ

  • ÖNCE AİLELERİMİZ

  • ÖNCE GENÇLERİMİZ

  • ÖNCE YAŞLILARIMIZ

MUTSUZLUK VE HUZURSUZLUK

MUTSUZLUK VE HUZURSUZLUK

İnsan psikolojisinde ve iç dünyasın duyguların önemli bir yeri vardır. Duygular, ilk ve en ilkel kendimizi ifade etme biçimidir. Doğarken ağlarız ve ilişkilerimizde ve dünyamızdaki ikinci duygu da memnunluk ve gülümsemedir. Ama mutluluk, doyumla gülümseme ya da anneyi tanıyarak gülme 6-7 aylıkken ortaya çıkar. Yani önce ağlama sonra gülme gelir. Ağlamak, üzüntü, kaygı ve korku ile bağlantılıdır. Hatta mutluyken de ağlanabilir. Bu duygular, iç dünyayla, bedenle ve diğer kişilerle ilişki kurmayla yakından bağlantılıdır.

MUTSUZLUĞUN BAZI KAYNAKLARI

Mutsuzluğun ilk izleri doyumsuzlukla bağlantılıdır. Bebeği de doyuran anne olduğundan doyamayan bir bebeğin mutsuz ya da kaygılı bir annesi olması olasılığı yüksektir. Mutsuzluğun ikinci kaynağı kayıplarla ilişkilidir. Bebek anne ya da babasını kaybettiğinde önce kaygılanır, kayıp süresi uzarsa çaresizlik hissi güçlenir ve mutsuzlaşır. Üçüncü kaynak sevilen kişinin değil de bu kişinin sevgisinin kaybedilmesidir. Sevgiliden ayrılma hali yaşamsal bir kayıp değildir ama sevgili ve sevgisinin kaybı derin bir mutsuzluk ve yaşamdan vazgeçişi getirebilir. Bazen de hiç elde edilmemiş hayaller ve hedefler kaybedilir ve kişi mutsuzlaşır. Kişiye hiçbir şey olmadan yalnızca bir sevdiğinin mutsuz olması da mutsuzluğun kaynağı olabilir.

MUTSUZLUĞUMDAN NASIL KURTULURUM?

Mutsuzluk ve diğer rahatsız edici duygular, birer uyarı olarak değerlendirilebilir. Duyguları anlamaya çalışmak farkındalıklar yaratır ve kişiyi ya çözüme ya da değişime götürür. Bazen doğrudan bir değişim getirmese de duyguları değerlendirme sayesinde bir boşalım yaşanır. Bu boşalımın ardından yeni dengeler kurulabilir. İnsan ruhsallığını en kötü etkileyecek ya da bugün için geçiştirmeyi sağlayabilecek ama daha sonraları yine gündemi etkileyecek durum inkar ve yadsımadır. Duyguları, mutsuzluğu ya da yaşantıları inkar etmek, yadsımak onları yok etmez. Ama bazen inkar etme gereksinimi olabilir. İnsanın ruhsal yapısının, bazen dayanılamayacak durumları askıya alma ve kendisini hazır hissettiğinde daha önce inkar ettiklerini değerlendirme ve gözden geçirme gibi bir özelliği vardır. Örneğin başarısızlıklarını kabul etmeyen bir babanın yarattığı derin izlerle yıllarca yaşamını düzenleyen bir kişi çocuğunun başarısızlıkları ile karşılaşınca bu durumun yarattığı etkileri yeniden yaşamaya ve yeniden değerlendirmeye başlayabilir. Böyle bir yeniden yaşam ve yeniden canlandırma yaşayan kişi bir fırsat elde etmiş gibidir. Bu fırsatı iyi değerlendirir ve kendi yaşadıklarını anlarsa mutsuzluğu artar, üzüntülerini ve öfkelerini yeniden yaşarsa önce kendi iç dünyasındaki olumsuz etkiler azalır. Sonra da çevresi ve bu örnekteki durumda çocuğu ile ilişkileri normalleşir. Çocuğu ile yaşadıklarını daha kolay dile getirmeye onunla daha rahat ilişki kurmaya başlar. Bunu yapmazsa benzer ilişki biçimi devam eder. Kendisi babası ile ilişkisinde ne kadar mutsuz olmuş, kızgınlıklar ve suçluluklar yaşamışsa bu ilişkinin benzerini çocuğu ile tekrar tekrar yaşamaya devam eder. Mutsuzluk kuşaklar arasında aktarılarak devam edebilir.

BENİ MUTSUZ EDEN O

Mutsuzluğun devamına neden olan durumlardan birisi mutsuzluğu ve beraberindeki olumsuz duyguları yansıtmaktır. Mutsuzluğunun kaynağını her zaman diğer olarak gören ve diğerini suçlayan kişinin diğeri üzerinden çözümler üretmesi çok zordur. Mutsuz evliliklerde bunu sıklıkla görürüz. Eşler kendi sorumlulukları, mutsuzluklarındaki kendi rolleri üzerinde hiç durmazken eşlerini suçlama ve mutsuzluğun ortadan kaldırılmasında onların üzerine düşen görevler konusunda uzun söylevler verebilirler. Bu kişiler kendi durumlarını ve mutsuzluklarındaki kendi rollerini kabul etmedikçe mutsuzluk sürer. Bu mutsuzluklarından nasıl çıkabileceklerini bir türlü bulamazlar. Bu bir tür bağımlılık biçimidir de.

SUÇLULUK

Suçluluk duygusu ve kişinin kendisini suçlaması, mutsuzluk doğuran ve mutsuzluğun devam etmesine neden olan bir diğer etkendir. Çok ilginç bir biçimde bir başarı ya da bir tatil bile suçluluk hissettirirse mutsuzluğa neden olabilir. Örneğin bir kişi isteklerinin gerçekleşmesini ebeveynlerinden uzaklaşma ve ayrılma olarak algılarsa her başarı, gelişim ve bireyselleşme ona kaygı ve mutsuzluk getirecektir. Başarı ve kazanımlar bazen mutsuzluk getirebilir.

PAYLAŞIM

Bir mutsuzluk, geçmişte benzerleri yaşanmışsa daha kötü etkileyecektir. Geçmişte benzerlerinin yaşanmadığı bir mutsuzluk ortaya çıktığında bile bunu derinlemesine araştırmak ve değerlendirmek mutsuzluğun paylaşılmasını, boşalmasını ve çözümlerin bulunmasını sağlar. Bu elbette bir diğer kişi ile yapılabilir. Bazen bunun sevilen ve değer verilen, güvenilir birisi ile yapılması yeterli olur. İnsanın yanında sıcak ve derin bir ayna bulabilmesi iyileştiricidir.