• ÖNCE ÇOCUKLARIMIZ

  • ÖNCE KADINLARIMIZ

  • ÖNCE AİLELERİMİZ

  • ÖNCE GENÇLERİMİZ

  • ÖNCE YAŞLILARIMIZ

OLUMSUZ AİLE - II

OLUMSUZ AİLE - II

Psikanalist Pınar Padar'ın yaptığı bir araştırmada günümüz Türkçesinde yer alan duygu anlatan sözcüklerin daha çok olumsuz anlam içerdikleri saptanmıştır. Olumsuza odaklanma ve olumsuz yorumlama açısından dilimizdeki bu özellik yaşamımızı yansıtır. Duygu dünyamız iç dünyamızı ve deneyimlerimizin bıraktığı izlenimi gösterir. Bir yaşantının detayları anımsanmadığında bile duygusu anımsanır. Günlük yaşamımızda ve çevremizi algılamada olumsuza odaklanmak, olumsuzluk girdabından çıkılmasını güçleştirmektedir. Bu açıdan, bireylerin yetiştiği ailenin özellikleri önem taşımaktadır. Yazının bu ikinci bölümünde olumsuza odaklanan ailelerde bireylerin yaşamının nasıl etkilendiği ele alınmıştır.

OLUMSUZLUKLARIN ÇEVRESİNDE KENETLENME
Olumsuzluklar, mağduriyetler bu ailelerde üyeleri birbirine bağlar. Olumsuzlukların bitmesi ailede dağılma endişesi yaratabilir. Bu bir dikkati toplama ve çevreyi dışlama tablosuna dönüşebilir. Aile üyeleri yalnızca olumsuzluklar ile ilgilenirler, dikkatlerini ailenin dışına kaydırmazlar. 
Bu açıdan olumsuzluklara odaklanan ya da olumsuzluklar çıkartan üye bir biçimde aileyi denetimi altına alır. Bu denetim olumsuzlukların yarattığı yoğun duygular nedeniyle o sırada fark edilmez. Ama zamanla geriye dönülüp bakıldığında kişiler kendi yaşamlarını yaşayamadıklarını anlarlar.

OLUMSUZ DUYGULAR
Olumsuzluklara odaklanmak içinden çıkılamaz hale geldiyse bireylerin yaşamı zehirlenmeye başlar. Bu zehir aile bireylerinin ruhlarını öldürür. Onları ailenin kölesi olan, özgüveni düşük bireyler haline getirir. Bu güvensizlik olumsuzluklara odaklanmayı besler.
Öfke, üzüntü, korku ve kaygı bu ailelerin baskın gelen duygularıdır. Bu olumsuz duygular yaşamı tatsızlaştırır. Vicdan azabı, suçluluk duyma ve kendini yargılama böyle ailelerin üyelerinde sık görülür.

OLUMLUDAN KAÇMA
Böyle ailelerde olumlu olayların gelişmesi huzursuzluk yaratır. Hatta olumluluklar yaşandığında bile sanki bir olumsuzluk aranıyormuşçasına, yeni bir sorun ortaya çıkması beklenir. Olumlu gelişmeler eski dengelerin ve statükonun bozulmasına neden olabileceğinden birer tehdit olarak algılanabilir.

İYİLEŞEN HAİNDİR
Olumsuz ailede bireyselleşerek mutlu ve sorunsuz olmak güçleşir. Olumsuzluktan kurtulmak isteyen, yaşamını iyileştiren üye diğerlerine ihanet eden bir hain olarak görülür. Kişinin kendisi de dağ mutlu ve huzurlu olduğunda ailesine ihanet etmenin suçluluğunu yaşar. Diğerleri “acı” çekerken daha keyifli ve güzel bir yaşama yönelmek zordur. Olumsuzlukların içinde acı çekmek, mağdur olmak ve sürekli bunlarla ilgilenmek kutsal bir görev olarak kabul edilir. Bazen olumsuzukların dışında bir gündem yaratmak, konuşmak bile olanaksızlaşır.