BAŞ DÖNDÜREN YAŞANTILAR - II
Bu yazının ilk bölümünde iç içe geçmiş ilişkilerin, yok olma ya da boşlukta kalma duygularının, düşme durumlarının nasıl baş dönmesi ve bayılma yaratabileceği üzerinde durulmuştu. Bu kısımda ise cinsel yaşamın, yutulma ve kaynaşma korkusunun, aşırı uyarılmanın, durağanlığın ya da hareketin, rekabetin ve öfkenin baş dönmesi ile ilişkisine değinilecektir.
CİNSEL YAŞAM
Baş dönmesi cinsel ilişki sırasında oluşabilir. Cinsel birleşme yakın ilişkinin yoğun ve ilkel biçimde yaşandığı bir durum olduğundan insanın derinlerindeki korku ve kaygıları gün yüzüne çıkarabilir. Örneğin bir kadının içinde kaybolacağından ya da kadının onu yutacağından korkan bir erkek cinsel birleşme ihtimali karşısında baş dönmesi yaşayabilir. Hatta başının dönmesinden korkan erkekler cinsel ilişkinin kenarına bile yaklaşmayabilirler. Bu halin farklı biçimlerini kadınlar da yaşayabilir.
UYARILMA
Baş dönmesi aşırı uyarılma ve hayranlık hallerinde ortaya çıkabilir. Dilimizdeki “baş döndürücü bir güzellik” tanımı güzelliğin kişiyi nasıl etkileyebileceğini açıklar. Kişinin katlanma kapasitesini aşacak durumlara şahit olması başını döndürebilir. Yoğun haz yaşanan durumlar da baş döndürücü olabilir. Bu tür baş dönmelerinin insanı salaklaştıran, zihnini bloke eden bir yönü olabilir. Filmler ve müzeler, yaşam içinde katlanılabilecek dozda güzelliklerin izlenebileceği, şaşırtıcı durumlara şahit olunabilecek sınırlandırılmış olanaklar sunar. Bu sınırlı hal güzellik karşısında insanın bloke olmamasını sağlarken yeterli dozdaki bir karşılaşma yaratıcılığı tetikler.
SOLUNUM
Havasız, boğucu ve kapalı yerlerden açık havaya çıkan insanların bir anda kandaki oksijen miktarının artması ile başı dönebilir. Bu fiziksel durumun benzerini kendisini eve kapatan ve sosyal yaşamdan izole eden kişiler yaşarlar. Sürekli bir yalnızlıktan ya da kısıtlı ilişkilerden dışarıya çıkmak hem kaygı verici hem de baş döndürücü olabilir.
DURAĞANLIK VE HAREKET
Baş dönmesi hareket ile ilişkilidir. Fiziksel açıdan hareketsiz bir yaşamı olanlar harekete geçtiklerinde başları dönebilir. Ruhsal açıdan yoğun bir pasiflik ve durağanlık baş dönmesinin gelişebileceği bir zemin hazırlayabilir. Bu durağanlık şiddetli bir kontrol etme isteğinin göstergesi olabilir. Eğer hareket etmek de kontrolün kaybedileceği hissini veriyorsa kişinin başı dönebilir.
Durağanlığın tam tersi olan durum sürekli hareket ve duramamadır. Fiziksel açıdan sürekli hareket etmek sonunda baş döndürücü bir yorgunluğa neden olur. Ruhsal açıdan bu durumun eşdeğeri kişinin bir sınırsızlık içinde sürekli hareket etmesi, yaşamında hep eylem olmasıdır. Baş döndürücü bir hızda yaşamak ruhsal dünyanın ihmal edilmesine yol açarsa durgunluk hallerinde boşlukta kalma hissi ve baş dönmesi olabilir. Lunaparklardaki dönen sandalyeler ya da eteklerine oturulan balerin kız sürekli dönerek hareketin getirdiği baş dönmesinin sınırlarına kişiyi yaklaştırır. Genellikle kişi içinden “bitsin artık bu dönüş” dedikten kısa bir süre sonra dönüş biter.
ÖFKE
Baş dönmesi, öfke ve kızgınlık ile ne yapılacağının bilinememesi ve öfkenin kişinin kendisine yönelmesi ile oluşabilir. Öfke kişinin kendisine yöneldiğinde kişi kendisine zarar verir ya da zarar vemekten korkar. Örneğin intihar etmekten korkan birisi balkon korkuluklarına yaklaştığında şiddetli bir baş dönmesi yaşayabilir. Öfkenin farklı bir baş döndürücü etkisi “öfkeden gözü dönmek” deyimiyle ifade edilir.
REKABET
Rekabet etme ve yarışmayı kazanma durumlarının baş döndürücü bir etkisi olabilir. Eğer çocuk ve ergen, anne-babası ve kardeşleri arasındaki rekabette yenme veya yenilme, kazanınca suçluluk veya gurur duyma duygularını olabildiğince tatmış ve sindirebilmiş ise erişkinliğindeki yarışmalı halleri daha kolay yaşar. Ama rekabete girmek hem yenilmek hem de kazanmak açısından kaygılar doğuruyorsa kişinin başını döndürebilir. Yenilmek yok olmayı, bitmeyi ifade ediyorsa yoğun kaygı baş dönmesine neden olabilir. Eğer yenmek ve kazanmak rakiplerini çok geride bırakmak ve onlardan çok yükseğe çıkmak anlamına geliyorsa kazanmak ve yükselmek baş döndürücü olabilir. “Baş döndürücü zenginlik” deyimindeki ulaşılamaz yüksekliğin ve miktarın vurgusu aynı zamanda para kazanma yarışında kazanılan ileri düzeyi betimler.
Baş dönmesi ve bayılma, psikolojik açıdan araştırılmadan önce mutlaka fiziksel açıdan araştırılmalıdır. Nöroloji ve kulak burun boğaz açısından yapılan incelemelerde herşey normal çıkarsa psikolojik açıdan değerlendirme yapılmaldır. Fiziksel açıdan bir sorun çıkar ve baş dönmesi için tedaviye başlanırsa dahi eğer baş dönmesi ve bayılmalar uzun sürerse bunlar kişide psikolojik etkiler bırakabilirler. Böyle bir durumda da psikiyatrik açıdan destek alınmalıdır.