• ÖNCE ÇOCUKLARIMIZ

  • ÖNCE KADINLARIMIZ

  • ÖNCE AİLELERİMİZ

  • ÖNCE GENÇLERİMİZ

  • ÖNCE YAŞLILARIMIZ

TAKINTI HASTALIĞININ GENEL ÖZELLİKLERİ

TAKINTI HASTALIĞININ GENEL ÖZELLİKLERİ

Birçok kişinin aşırı temizlik, titizlik, düzenlilik, eşya veya para biriktirme, simetriye önem verme, kapıyı-ocağı kontrol etme gibi çeşitli takıntıları, kuruntuları, saçma bulduğu halde yapmak zorunda hissettiği davranış ve düşünceleri olabilir.

Çoğunlukla bunlar önemli bir zaman kaybına veya ciddi bir sıkıntıya neden olmazlar. Ancak, bazı kişiler aşırı ve saçma buldukları halde bu davranış ve düşüncelerini tekrar tekrar yapmayı sürdürürler. Bu durum önemli oranda zaman kaybına yol açar, belirgin bir sıkıntı verir ve kişiyi zorlarsa, kişinin yaşamla, kendisiyle ve çevresiyle ilişkisini bozmaya başlarsa, üzerinde durmak ve bunun ruhsal bir sorun olabileceğini düşünmek gerekir. Bu durum, psikiyatrideki adıyla Obsesif -Kompulsif Bozukluk (OKB, Takıntılı Zorlantılı Bozukluk) olabilir.

Obsesyonlar (takıntılar), irade dışı gelen, kişiyi tedirgin eden veya sıkıntı veren, bilinçli bir çaba ile kovulamayan yineleyici düşüncelerdir. Kompulsiyonlar (zorlantılar) ise çoğu kez obsesif düşünceleri kovma veya bu düşüncelerin verdiği sıkıntıyı azaltmak için yapılan ve istemeden yinelenen hareketlerdir. Ocağı ya da evinin kapısını kapatıp kapatmadığından emin olamayan (obsesyon) bir kişinin, tekrar tekrar kapıyı, ocağı kontrol etmesi (kompulsiyon), para ya da herhangi bir eşyaya dokunduğunda elinin kirlendiğini düşünen bir kişinin el yıkama zorlantısı (kompulsiyon) gibi davranışlar OKB'nin en sık rastlanan örnekleridir .

OKB'de iki temel belirti kümesi bulunmaktadır: Obsesyonlar ve kompul­siyonlar

Obsesyonlar, istenmeden gelen ve uygunsuz olarak yaşa­nan, belirgin anksiyete ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve sürekli dü­şünceler, dürtüler ya da düşlemlerdir. Kompulsiyonlar ise, kişinin, obsesyona bir tepki olarak ya da katı bir biçimde uygulanması gereken kurallarına göre yapmaktan kendini alıkoyamadığı yineleyici davra­nışlar ya da zihinsel eylemlerdir.

OKB'nin 1980'li yıllara değin oldukça seyrek görülen bir hastalık olduğu­na inanılırdı. Ancak, günümüzde bu bozukluk toplumda sık görülen psiki­yatrik hastalıklar arasında yer almaktadır. Çeşitli araştırmalarda, yaşamboyu görülme sıklığının toplumda %2-3 olduğu bildirilmişti. Ayrıca, obsesif-kompulsif be­lirtiler, tam bir hastalık ölçütlerini karşılamasa da, hastalıktan daha hafif düzeyde bir çok insanın yaşa­mını önemli ölçüde etkilemektedir.

Takıntılı Zorlantılı Bozukluk, tipik olarak geç ergenlikte başlasa da, olguların yaklaşık üçte ikisinde başlangıcın 25 yaşın altında, %10-20'sinde ise ergenlik öncesinde olduğu bildirilmiştir. İyi tedavi edilmezse OKB hastalannda çoğunlukla zaman içinde belirtilerde artıp azalmaların görüldüğü süreğen bir gidiş gözlenmektedir. Olguların %10-15'inde bozuk­uk tamamen iyileşse de ataklar halinde kendini gösterirken; %6-14'ün-de gittikçe kötüleşen bir gidişten söz edilmektedir. Sıklıkla süreğen bir gidiş göstermesi, işlevselliği önemli ölçüde etkileye­rek yaşam kalitesinde bozulmaya neden olması ve düşük olmayan bir oranda tedaviye yanıtsız kalabilmesi gibi nedenlerden dolayı Obsesif Kompulsif Bozukluk tedavisine önem verilmeli, ertelenmemelidir. Tedavide en iyi sonuçlar ilaç tedavisinin ve eğer hasta uygunsa psikoterapinin yapılabildiği hastalarda alınır.