• ÖNCE ÇOCUKLARIMIZ

  • ÖNCE KADINLARIMIZ

  • ÖNCE AİLELERİMİZ

  • ÖNCE GENÇLERİMİZ

  • ÖNCE YAŞLILARIMIZ

TİPİK BİR PANİK ATAĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

TİPİK BİR PANİK ATAĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Panik Atağı, birdenbire başlar, giderek şiddetlenir ve şiddeti birkaç dakika içinde, en yoğun düzeye çıkar, çoğu zaman 10-30 dakika, seyrek olarak da l saat kadar devam ettikten sonra kendiliğinden geçer. Panik atakları genellikle kaygı ve huzursuzluk ile ya da kaygı yaratan bir bedensel belirti ile başlar.

PANİK ATAĞININ BELİRTİLERİ

•Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma

•Çarpıntı, kalbin kuvvetli ya da hızlı atması

•Terleme

•Nefes darlığı çekme ya da boğulur gibi olma

•Soluğun kesiliyor gibi olması

•Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecek ya da bayılacak gibi olma

•Uyuşmalar ya da karıncalanmalar

•Üşüme, ürperme ya da ateş basması

•Bulantı ya da karın ağrısı

•Titreme

•Kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme, çevreye yabancılaşma

•Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu

•Ölüm korkusu yaşama

Bir Panik Atakta bu belirtilerden EN AZ DÖRDÜ YA DA DAHA FAZLASI bulunur. Yani bu ataklar çok yoğun ve endişe vericidir. Ancak bir bu kadar da öznel olduğu için çevrenizdeki insanlar ne yaşadığınızı anlayamayacaktır.

AGORAFOBİ NEDİR VE HASTALIĞIN SÜRMESİNDEKİ ETKİLERİ NELERDİR?

Hastaların %60'ından fazlası, atakların geleceği yer ve durumlardan kaçınmaya başlarlar. Yalnız başına evde kalamaz, sokağa yalnız çıkamaz, otobüs, vapur, deniz otobüsü gibi taşıtlara, asansöre binemez, dar sokak ya da köprülerden geçemez, pazar yeri, büyük mağazalar gibi kalabalık yerlere giremez olurlar. Hastaların, yalnız başlarına Panik Atağı geleceğini zannettikleri yerlere gidememe, o tür yerlerde kalamama durumlarına Agorafobi adı verilir.

Panik atağın yoğun kaygısı hastaları çok korkutur. Bu korkunun etkisi ile kontrollerini kaybederler. Yaşamlarındaki kontrolü yeniden elde edebilmek için neleri kontrol edebileceklerini ararlar. Bu açıdan, en kolay kontrol edilebilecekler çevresel ögelerdir. Ne yazık ki bu büyük bir sorun yaratır, çünkü kişi çevresini kontrol ederek geçici rahatlamalar sağlayabilir. Hastalığın doğası değişmez. Hasta çevresini bu kadar kontrol etmesine rağmen kaygıları azalmayınca daha da panikler. Böylelikle bu durum bir kısır döngü yaratır.

Bazen de bu hastalar ancak yanlarında birisi olduğu halde bir yerlere gidebilirler ya da evde kalabilirler. Sonuçta bir refakatçi edinirler ve ancak böylelikle yaşamlarını sürdürürler. Bu refakatçilerin her isteneni yapmaları hastalığın iyice yerleşmesini sağlar. Ya da refakatçi, bir tepki olarak hastaya hiç yardım etmezse bu da hastanın paniğini arttırır. Bu hastaların kaygılarıyla ve kaçınmalarıyla kademe kademe çalışılması gerektiği hiç unutulmamalıdır.