• ÖNCE ÇOCUKLARIMIZ

  • ÖNCE KADINLARIMIZ

  • ÖNCE AİLELERİMİZ

  • ÖNCE GENÇLERİMİZ

  • ÖNCE YAŞLILARIMIZ

İLİŞKİLERDEKİ BİLİNÇDIŞI YANSITMALAR

İLİŞKİLERDEKİ BİLİNÇDIŞI YANSITMALAR

Richter (2000), evliliklerde ve romantik ilişkilerde yaşanan çatışmalarda bireylerin bilinçdışından gelen bazı yansıtmaların belirleyici olduğunu belirlemiştir. Bu yansıtmalar, ne kadar fark edilemezse ilişkileri o kadar olumsuz yönde etkilerler. Bu yansıtmalar bilinçdışında kaldıkça etkinlikleri güçlenir ve kalıcılıkları artar. Bu yansıtmalar karşı tarafa, yani eşe ya da sevgiliye bazı roller yüklerler.

Bu yansıtma biçimleri şöyle gruplandırılabilir:

  1. Eşini başkasının yerine koyma: Birçok kişiden, eşlerini anne, baba, kardeş, kuzen yerine koyduklarını ve onların özelliklerini taşıdığını düşündüklerini duyarız. Böyle olduğunda, geçmişte anne veya babayla yaşanmış olan aile içi çatışmaların ve ruhsal olarak çözümlenmemiş soruların günümüzde eşe yansıdığı görülür. Birey, çatışmalı role partnerini koyar. Böyle sorunlarda hem eski çatışmalar üzerinde çalışılır hem de eşin farklı biri olduğunun ayrımsanması sağlanır.
  2. Ayna rolü: Farklılıklara izin vermeyen, partnerinin onun aynası ve aynısı olmasını isteyen bireyin eşine baskı kurmasıyla oluşan ve bireysel özgürlüklere izin vermeyen bir durumdur. Kişi eşinin kendisinin bir benzeri olmasını ister ve farklılıkları yok sayar. Zamanla bu durum, ilişkiden alınan hazzı yok eder.
  3. İdeal kişi rolü: Kişinin hep olmak istediği fakat bir türlü sahip olamadığı özellikleri bulunduran birini bulma arayışı ya da eşinde bunu görmek adına onu zorlamasıyla oluşur. Bu ilişkiler başarı ve güç odaklı olurlar. Eşlerinden beklediklerini bulsalar da bulamasalar da ilişkinin doyumu düşük düzeyde kalır. Beklentiler yükseldikçe ilişkide yaşanan hayal kırıklılıkları derinleşir.  
  4. Negatif kişi rolü: Kişi, değiştirmek istediği yönünü eşinde görür ve  onun değişmesine çabalar. Eşini değişime zorlarken kendisini göremez. Diğer yandan değişim için eşine bağımlı kalır çünkü aklı hep onun değişmesindedir. Bu ilişki biçiminde diğerine odaklanıldığından kendi içinde imkansızlıklar, öfkeler, direnişler ve kısır döngüler taşır.
  5. Günah keçisi rolü: Kişi kendinde kabullenemediği, olumsuz bulduğu yanını kabuulenemez ve karşısındaki kişiye, partnerine yansıtır. Suçlu, haksız, zulmeden, saldırgan olan hep eşimiz midir? Bunu sorgulamak ilişkiyi değiştirebilir.
  6. Zayıf yönün üstlenilmesi rolü/özgeci rol: Evli birey, ilişkideki zayıf, olumsuz ve kötü yönleri üstlenir. Sürekli olarak bunları düzeltmeye ve iyileştirmeye çabalar. Bu özgeci tutumu ile ilişkide mutlu olanılacağını hayal eder. Ne yazık ki böyle bir üstleniş ilikiyi tek taraflı hale getirir. Özverileri değersizleşir ve ihmal edilmeye davetiye çıkartır.
  7. Yoldaş rolü: Evliliklerde bir olmak, ortak olmak önemlidir fakat aşırıya kaçıldığında bir ya da iki taraf için bıkkınlık ya da baskı yaratabilmektedir. Kendi yolunu çizmekte olan birey sadece aynı yolda gitmesini düşündüğü kişiyi bulmayı istemekte ya da eşini bu yönde değiştirmeye çalışabilmektedir. Yoldaşlık bitince ilişki krize girer.