• ÖNCE ÇOCUKLARIMIZ

  • ÖNCE KADINLARIMIZ

  • ÖNCE AİLELERİMİZ

  • ÖNCE GENÇLERİMİZ

  • ÖNCE YAŞLILARIMIZ

İLİŞKİLERDE “HAYIR” DİYEBİLMEK

İLİŞKİLERDE “HAYIR” DİYEBİLMEK

“Hayır” sözcüğü ilişkilerde sınırları, söyleyenin iktidarını belirler. Aynı zamanda duyguları biçimlendirir, gelecekte yaşanabilecek sorunları engeller.

MESAFE AYARLAYAN “HAYIR”

Ne kadar yakınlaşılıp ne kadar uzaklaşılacağı iki farklı hayır ile bildirilir. Çok yakına gelenler, kişisel sınırları aşma tehdidi yaratanlar “hayır” ile durdurulur. “hayır”ın dozu tanıdıklık düzeyine göre belirlenir. Yabancılar daha uzakta, tanıdıklar daha yakında durabilirler. Ama bize en yakın olan kişinin bile durması gereken bir kişisel sınır vardır. İnsanın babasına bile dur diyeceği yerler olur.

KİMLİK OLUŞTURAN “HAYIR”

Gerektiğinde babasına “hayır” diyemeyen erkekler babalarının yanında büyüyemeyen birer çocuk gibi kalırlar. Bu oğullar, kişisel sınırlarını belirleyemedikleri için kendilerine özgü bir kimlik geliştiremezler. Genellikle özgüvenleri düşük olur. Öfkelerine, üzüntülerine, kaygılarına da “dur” diyemezler.

PİŞMANLIK VE SUÇLULUKTAN KURTARAN “HAYIR”

Bazı “hayır” diyemeyenler için “hayır” diyebilmenin ya da diyememenin bir farkı yoktur. Yaşamlarında kendi seçeneklerini belirlemenin önemini anlayamamışlardır. Onlara söylenenin aynısını yaparlar, sorgulama gereksinimi duymazlar. Bu kişiler, zamanında “hayır” dememiş olmanın acısını çok sonraları fark ederler. Pişmanlıkları geç ortaya çıkar. Örneğin arkadaşı her istediğinde ona kefil olan ama arkadaşının ödeyebilme kapasitesini tartmayan kişi, evine haciz gelince zamanında “hayır” dememenin acısını yaşar. Zamanında söylenen “hayır” insanı suçlu duruma düşmekten, suçluluk hissetmekten, pişman olmaktan korur.

MUTSUZLUĞA SOKMAYAN “HAYIR”

Bazı “hayır” diyemeyenler aslında “hayır” demeleri gerektiğini bilirler. “hayır” diyemedikleri için canları da sıkılır ama bir türlü “hayır” diyemezler. “Olmaz”, “dur”, “yeter bu kadar” da diyemezler. Ama “hayır” diyememenin sıkıntısı içlerini kemirir. Bu insanlar, “hayır” demek yerine sürekli bir mutsuzluğa katlanırlar. Örneğin evleneceği erkeği seçemeyen, zorla evlendirilen, “hayır, ben onunla evlenmek istemiyorum” diyemeyen bir kadın evli kaldığı sürece mutsuz olur. Boşansa bile mutlu olamama olasılığı yüksektir. Böyle “hayır”lar zamanında söylenemedi mi geri dönüşü yoktur.

SÖMÜRÜLMEKTEN KORUYAN “HAYIR”

İnsanın söyleyemediği “hayır”ların neden olduğu pişmanlıklar, keşkeler ve mutsuzluklar kişinin düşünüp karar verme yeteneğini bozar. Bazen “hayır” dememek, sorumluluğu başkasına vermek, fazla düşünmemek rahatlıkmış gibi gelir. Böyle rahatlıklar uzun sürmez çünkü sorumluluğu üstlenen kişiler kendi çıkarlarını gözettiklerinde sorun doğar. Ne yazık ki bu sefer “hayır” demek eskisinden daha zor olur. Çünkü zamanında “hayır” denmeyen kişi, hakkı olmayan şeyleri hakkı gibi görmeye başlar. Komşunuz bahçenizi kullanmaya başladığında “Hayır, izin veremem!” demediyseniz evinize girip koltuğunuza oturduğunda daha zor “hayır” dersiniz. “Hayır”, insanı sömürülmekten korur.

“YETER, SUS ARTIK!” YERİNE GEÇEN “HAYIR”

“Hayır” kimi zaman bir doygunluk ifadesidir. Doydum daha fazlasını istemiyorum anlamına gelir. Yalana, kandırılmaya doyulduğunda da iyiliğe, güzelliğe doyulduğunda da “hayır” denebilir. İnsan fazla iyilikten de usanır. Örneğin oğlunun her işini gören, her istediğinde yardım eden, sürekli konuşan bir baba çok bunaltıcı olabilir. Sürekli oğlunu, kızını cep telefonundan arayan, onun her yaptığına karışan babalar çok can sıkıcı olurlar. “yeter”den, “hayır”dan anlamayan babalar çocuklarında yoğun öfke uyandırırlar.

Sonuç olarak gerektiğinde söylenen “hayır”, huzuru, mutluluğu ve düzeni korur. “Hayır” denemediğinde sömürülme, pişmanlık ve suçluluk yüzünden insanın iç dünyası bir kaosa sürüklenebilir.