• ÖNCE ÇOCUKLARIMIZ

  • ÖNCE KADINLARIMIZ

  • ÖNCE AİLELERİMİZ

  • ÖNCE GENÇLERİMİZ

  • ÖNCE YAŞLILARIMIZ

SORUNLU GENÇ YETİŞTİRMENİN PÜF NOKTALARI

SORUNLU GENÇ YETİŞTİRMENİN PÜF NOKTALARI

Bazı gençler, yaşamlarında birçok şey yolunda ve iyi durumda iken tekrar tekrar ağır sorunlar yaşarlar. Trafik kazası, alkol, uyuşturucu kullanımı, tehlikeli ilişkilere girmek gibi kişiye yaşamının geri kalanında büyük zorluklar yaratabilecek durumlar karşısında kaygılanmazlar. Sık sık kendilerini böyle durumların içine sokarlar. Genellikle böyle gençlerin anne-babalarının bazı tipik özellikleri vardır. Bu özelliklerden bazılarını aşağıda bulabilirsiniz.

KAYGILI ANNE-BABA

Birincisi anne-babanın kaygı düzeyidir. Bu öyle bir kaygıdır ki anne-babayı hep çocuklarından önce düşünmeye ve harekete geçmeye iter. Böylelikle çocukları için gereken önlemleri ya alırlar ya da bu konuda her türlü uyarıyı o düşünmeden önce yaparlar.

ANNE-BABA ARASINDAKİ GÖRÜŞ ZITLIKLARI

Bir diğer özellikleri bu anne-babaların karı-koca olarak ilişkilerindeki anlaşmazlıklar, zıtlıklardır. Bu anlaşmazlık özellikle çocuklarının yetiştirilmesi ile ilgilidir. Birisinin yapılmasına inandığı şeye diğeri inanmaz. Babanın hayır dediğini anne gizlice bozar, annenin hayır dediğine baba izin verir. Böylelikle genç, her istediğini alabildiği bir çiftin yanında büyür. Her istediğini yaptırdığı ya da alabildiği bir durumda engellenme ile karşılaşmamak genci engellenmelere karşı tahammülsüzleştirir. Bu tahammülsüzlük gence yaşından küçük, çocuksu bir özellik kazandırır. Diğer yandan her istediğini yapabileceğine inandığı hayali bir dünyada yaşamasına neden olur.

“BANA BİR ŞEY OLMAZ.”

Bu hayali dünyanın gerçeklerle karşılaşması genellikle çok acıdır ama acı kısa sürelidir. Örneğin şehrin her yerinde istediği hızda gidebileceğine inanan genç kötü bir trafik kazası yaşar. Büyük bir korku ve panik içine düşer. Aile gencin bu duyguları bir miktar yaşamasına izin verse genç gerçek dünyanın kurallarını öğrenmeye başlayabilir. Ama -daha önceleri olduğu gibi- anne-babası hemen devreye girip çocuğun hiçbir ceza almamasını sağlar, gerekirse rüşvet verir, kazanın tüm sorumluluğunu taşır ve hiç yaşanmamışçasına hareket ederlerse gencin “sarsılmazlık hayali” daha da güçlenerek büyür.

“BENİM SORUNUM YOK ONLAR SORUNLU.”

Genellikle bu anne-babalar sorun varken uyguladıkları yaklaşıma bakmazlar. Ama çocuklarının neden sorunlu olduğuna odaklanır, onu değiştirmeye çalışırlar. Tüm sorun gençteymiş gibi hareket ederlerken genç de kendisinde bir sorun olmadığına sorunun anne-babasında olduğuna inanır. Bu aslında benzer iki yaklaşımdır. İki taraf da topu birbirlerine atar.

AĞIR CEZALAR VE AŞAĞILAMA

Sorunlar büyüdükçe cezalar devreye girer. Anne-baba gence ağır cezalar ve yaptırımlar uygulamak isterler. Genellikle bunu beceremez, uzun süre devam edemezler ve eski düzene kısa sürede dönülür. Böylelikle genç, yanlışlarının bir bedeli olmadığına inanır. Bu cezaların ve yaptırımların aşağılayıcı bir tarzı vardır. Gence “sen beceriksizsin, ağır cezalar çekmesi gereken bir suçlusun” mesajı verilir.

RÜŞVETÇİLİK

Bu anne-babalar sorunlu çocuklarını motive etmek için rüşvet benzeri ödüller vermeye çalışır. Bu ödüller, bir sorumluluğu yerine getirmenin sonucunda gelen başarı ödülleri gibi değildir. Daha çok ödülleri almak için sorumluluklar yerine getirilmeye çalışılır. Bunun sonucunda anne-baba “ödül olmazsa sorumluluk da yok” gibi bir tehditle karşı karşıya kalabilir.

TEHDİT

Bu anne-babaların uyguladığı bir diğer yetiştirme yöntemi de tehdittir. Yapamayacakları bir çok yaptırımın tehditlerini savururlar ama uygulamaya geçiremezler. Bu durum genç karşısındaki yaptırım güçlerini ellerinden alır. “Anne-babam konuşur ama yapmaz” gibi bir güvensizlik oluşmasına neden olur.

SONUÇ:İFLAS

Bu özellikler gencin kendisi için kaygılanmasına ve kendi sorunlarına karşı çözümler üretmesine izin vermez. Gençten önce hareket edilmesi, onun kendi deneyimlerini yaşamasını ve yorumlar üretmesini engeller. Genç kendi sorunlarını çözmenin hazzını ve güvenini yaşayamaz. Yaşamdaki başarıların manevi hazzını alamamak maddi başarıları ve çıkarları öne geçirir. Tehdit ve rüşvet bir ilişki biçimine dönüşürken ruhsal gelişim iflas eder. Anne-babasına bağımlı kalan, bu bağımlılıktan ve yaşamındaki diğer ciddi sorunlardan kaygılanmayan bir genç ortaya çıkar.