• ÖNCE ÇOCUKLARIMIZ

  • ÖNCE KADINLARIMIZ

  • ÖNCE AİLELERİMİZ

  • ÖNCE GENÇLERİMİZ

  • ÖNCE YAŞLILARIMIZ

YAS TUTMAK

YAS TUTMAK

Yas tutma sürecinde farklı durumlar yaşanır. İlk anlarda kaybın duyulmasıyla birlikte bir şok yaşanır ve haber/olay anlaşılamaz hatta inkar edilir. Şok süreci her yasın başında yaşanır. Bu şokun nasıl atlatıldığı ve hangi yola girildiği yas sürecinin gidişini belirler. İnkarda kalınması veya kabullenmenin gelişmesi farklı seyirlere yol açar. Ölümün inkarı aşılabilirse ardından kabullenme sürecinin başlamasıyla birlikte öfkelenme ve kızgınlık başlar. Öfke de farklı yönlere gidebilir: kişinin kendisine, kaybedilen kişiye, kurtaramayan doktora, kadere, Tanrıya kızılabilir. Kızgınlık ve öfke yatıştığında kabullenme daha da artar ama hala sanki kaybedilen kişi geri gelebilecekmiş duygusu olabilir ve kaybedilen kişiyle, yaşamla, Tanrıyla pazarlıklar yapılabilir. Bu pazarlıkların bir sonuç vermediğinin anlaşılmasıyla birlikte hüzün vekabullenme artar. Kişi hüznünü yaşamak için kendisine izin verirse üzüntünün yoğunluğu gittikçe azalır, eski sıcaklığını kaybeder ve böylelikle yas tutulmuş olur. Artık kişi enerjisini ve odağını yasından başka yönlere daha güçlü, üretken ve sevgi ile çevirebilecektir. Bu aşama ölen kişinin unutulması anlamına gelmez. Bazen insanlar yas tuttuklarında sevdiklerini unutacaklarından korkarlar. Aksine, yas süreci sayesinde ölen kişi ile pekişen özdeşim ile kaybedilen kişinin mirası sonraki kuşaklara aktarılarak ölümsüzleştirilir. Bunun iki şekli olur. Eğer ölen kişi seviliyorsa ve yası tutulmuşsa onun bazı davranışları benimsenir. Örneğin ölen annesinin yasını tutan bir kadın onun beğendiği özelliklerini benimseyerek onun gibi olmaya başlar. Böylelikle annesini kendi yaşamında var ederek onun yaşamasına ve çocuklarına aktarılmasına olanak verir. İkinci şekilde ise kişi yas tuttuğunda kaybettiği kişiyi doğal bir biçimde anımsar ve onun hakkında konuşmak zor olmaz. Bu kendiliğinden anımsama ve konuşma sayesinde ölmüş kişinin anıları anımsanır ve çevreye aktarılarak ölümsüzleştirilir. Bir diğer yolda yasın sanata dönüşmesidir ama bu hal sanatçılara özgüdür.

Yukarıdaki süreçte yasın kabullenilişi her aşamada artar. Diğer yandan bu evreler yukarıdaki gibi bölüm bölüm değildir, iç içe geçmişlerdir ve yoğunlukları dalgalanır. Sağlıklı giden bir yas sırasında bile bazen insan ölen kişinin ölmediğini düşünebilir. Bu evrelerin süreleri kişiden kişiye değişir. Ama genel olarak 6-14 ay arasında bir süredir. Kaybın yıldönümü yaşanırken alevlenen duygular da yatıştıktan sonra kişi normal yaşamını sürdürmeye devam edebiliyorsa ve kaybını konuşmak bir tabu olmaktan çıkmışsa olağan bir yas süreci yaşanmış demektir.