• ÖNCE ÇOCUKLARIMIZ

  • ÖNCE KADINLARIMIZ

  • ÖNCE AİLELERİMİZ

  • ÖNCE GENÇLERİMİZ

  • ÖNCE YAŞLILARIMIZ

MUTSUZ EDEN İLİŞKİLER Mİ?

MUTSUZ EDEN İLİŞKİLER Mİ?

Depresyon mutluluğu ve gülmeyi yok eder, neşe ortadan kalkar. Yaşama ve insanlara ilgi kaybolur. Yaşamın keyfi gider. Bunların yerine üzüntü, karamsarlık ve olumsuz düşünceler gelir. Enerji ve heyecan yerini uykuya ve yorgunluğa bırakır.

Depresyon yaşayan kişilerin geçmişinde kişiye ağır ve örseleyici gelen, yaşamını karartan olaylara sık rastlanır. Bu olaylar kişinin ruhsal enerjisini öylesine tüketir ya da kişinin çevreden alması gereken ruhsal beslenmeyi öyle bir engeller ki kişi gelecekteki yaşamında bu ruhsal enerjiyi yeniden biriktiremez.

Depresyon, ilişkiler içinde ortaya çıkabilen ve ilişkilerle şiddetlenebilen bir hastalıktır. Örneğin bazen kişi çevresinden beklediği desteği zamanında ve istediği gibi alamamanın verdiği öfke ile çevresine, ilişkilerine saldırır. Affedemez, hoş göremez, öfkesini yenemez. Bunlar geçtikten sonra yenilenerek yaşamını sürdüremez ve karamsarlaşır.

Depresyondaki kişi sıklıkla, yaşadıklarını, hissettiklerini, zorluklarını anlayacak insanları çevresinde bulamamaktan yakınır, yoğun bir yalnızlık hisseder. Bu yalnızlık kişi depresifleştikçe derinleşir. Mutsuzluğun verdiği hassaslık içinde kişi anlaşılmadığını daha çok düşünür.

Bu anlaşılmama durumuna çocuklar çok sık maruz kalırlar. Aile mutsuzluk yaşadığında çocuklar ihmal edilebilmekte, çocuklar yaşadıkları sıkıntıları paylaşmakta zorluk çekebilmektedirler. Çocuklukta böyle bir durumla karşılaşmak, anlaşılmadığını hissetmek, gelecekte depresyonun ya da başka bir psikiyatrik sorunun gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür.

İlişkiler içinde beklentiler ve doyum önemli ögelerdir. Depresyondaki kişinin beklentilerini yüklediği kişiler sıklıkla ona hayal kırıklığı yaşatan ve onu mutsuz eden kişilerdir. Ama bilinçdışı ve kişisel nedenler  mutsuz kişiyi beklentilerini yüklediği kişiye bağlar. Böyle bir bağlılık, ilişkinin doyumsuzluğunun tekrarlamasına ve “Ben hep hayal kırıklığına uğrarım.” yargısının güçlenmesine neden olur.

Bağımlılık ve tutulamamış eski yaslar mutsuzluğun önemli kaynaklarıdır. Bağımlılık yaratan ilişkilerin çözümlenmesi ile kişi özgüven kazanır, ilişkilerinden edindiği doyum artar. Geçmiş kayıpların yaslarının tutulması ise başta üzücü gelir ama zamanla yerini olgunlaşmaya bırakır. Hem bağımlılık yaratan ilişkileri değiştirmek hem geçmiş yasları aşmak “Özgürüm, kendi ayaklarım üzerinde durabilirim ve kendi yaşamımda mutlu olabilirim.” düşüncesini pekiştirir.

İlişkilerdeki çekişmeler, tartışmalar ve anlaşmazlıklar da mutluluğun önündeki engellerdendir. İlişkilerden ve karşı taraftan beklentilerin netleşmesi çekişmeleri azaltır. Bu sırada iletişimdeki sorunların ele alınması ilişkilerin kalitesini artırır. İlişkilerde anlaşmalar oluşturma, çıkmazları değerlendirme ve çözümler üretme yetilerinin gelişmesi kişinin mutluluğunu artıracaktır.

İlişkiler dinamiktir, yani zaman içinde değişir. Zaman içinde yaşanılan değişimler ilişkilerdeki rolleri farklılaştırır. Örneğin iki gencin sevgili olarak taşıdıkları roller eğer evlenirlerse değişir. Bu sefer karı-koca olurlar. Bir süre sonra çocukları olursa karı-koca rolünün yanına anne-baba rolü eklenir. Çocuklarının yaşlarına göre anne-babanın rolleri değişir. Tüm bu değişimler eski rollerin bırakılmasını ve yaslarının tutulmasını gerektirir. Bunlarla beraber yeni rollere uyum sağlama ve yeni rolleri geliştirme görevi gelir. Bu esnekliği gösteremeyenler ilişkilerde çatışma yaşar ve mutsuz olurlar.

Genel olarak değerlendirirsek günümüz insanı ilişkiler açısından sıkıntıdadır. Çağımızda sosyal ilişkilerde yaşanan gerilemeler, kısıtlılıklar ve yüzeysellikler depresyonun gelişiminde önemli rol oynamaktadırlar. Bu olumsuzlukların ağına takılan depresif kişiler bu ağdan kendilerini kurtaramazlar, debelenip dururlar. Ama mutsuz eden ilişkiler olduğu kadar kişinin ilişkileri yorumlama biçimidir de. Kişi kendisini ve ilişkilerini tanımadıkça mutluluğa ve ilişkilerden edineceği doyuma giden yol sisli ve puslu kalır.

(Resim kaynağı: Ilyas Guertili; Inception - Your family lives inside of.. you?)